Sakiler Serdar Orta Canima Minnet Hakan
CLICK HERE > https://byltly.com/2tDRCP
37 Türk Halk Edebiyatı El Kitab ı 70 kabul ettiği dinlerin isim leri Türklerin bundan sonraki geçici dönemlerde ise şöyledir: hanedanı e Ak- Hun lar Bu Budizm: Hindistanda hakim olan Kuşanlar gırmış, ancak halk bu dinine Budist da Han Tapu dist idi Gök-Türk hakanı ya, yerleşerek burada bir inanca fazla itibar etmemiştir 860 yılında Kansu ederler devlet kuran Sarı Uygurlar da Buda dinini kabul ı altında, daha hoşgörülü baskıs ilerin Maniheizm: İranda başlayıp, Sasan d ini mensu pları, bura Mani kısım bir göçen ine ülkeler Türk oldukları bilinen a getirdiği rahip yanınd de seferin Çin ları etkilemiştir Uygur Hanı Begü Han, Bu dm, Uygurlar ve kültürü eder kabul resmen dinini Mani ile!erin etkisi Hrıstiyanlık, Islamlık, Gök Tann üzerinde derin etki yapmıştır Uygurlarda; : dini ve Mani dini bir arada yaşamıştır d musvi d ini ni resmen Musevilik: Aynı asırlarda batıda Hazar Hakanı anlıga yonelır; aynca hırıstıy ve anlık Müslüm geneli halkın ancak kabul eder; Gök-Tanrı dini de etkisini sürdürür? ir civarı da Ze d ştlükün Hristiyanlık : Sekizinci asırda Maveraün-neh ıse Hrıstıyanlıkın arasında Uygurlar da yayıldığı görülür Doğu Türkistan Nasturilik mezhebi görülür nlığı seçer Bir kısım Dokuzuncu asırda batıda Bulgar Hanları Hrıstiya kurarlar i alkanl ra ti evl ulgar! İdi olarak n Müslüma ise Bulgarlar Peçenek ler de ıse gorulur laştıgı geçen Kıpçak ve Oğuz ların da Hrıstıyan ederler 1061 yılında Hristiyanlık ile Gök-Tanrı dini birlikte yaşamaya devam : dinler bir arada ya Hazar Hanı Hristiyan olur, Hazarlar arasında yine çeşitli şar58 b Türkler ve İslamiyet ı Türklerin İsliım Öncesi Araplarla Karşılaşmaları 71 Nuşirevan devrinde vı asrı n ikinc1 yarısınd a (570) Yem ene yapııan sefer sırasında Iran ordu safları arasında Türk!erın bulunduğu rıva yet edilmektedir 6ı IV Hürmüzün başkumandanı Behrôm Çu" b"ın, ın ordusunda 588 yılında k Hakanı Baga Hakan ile G o k-tur yaptığı muharebede Ara p birlikleri nın _ de bulundugu kaynaklarda geçmektedir 62 Daha sonrakı yıllarda ise " Behr am lerı arasında Çubın ın b ırlık çok sayıda Türklerın bu1un dugu goru lmektedır Hüsrev Perviz( ) Hk yıl larda İranın kargaşa içinde bulunan iç du rumlarından da faydalanan Gok-Turk birlikleri iran ıç ıerıne gırmı şler, Rey ve Isfahan a kadar ılerlemışlerdir Hüsrev Pervi z bundan sonra rurkierıe dostane ka ız 1 eyere Bızan Imp b ır poı tı aratorlu üzerine yürür ve 61 9da İran orduları Kadıkoy e kadar gelır ve Bızans a ağır bir darbe vurur fakat şehrı eıe geçıre 63 mez ı;u Bizans mpar to Hera ios, Gök-Türklerle ittifak yaparak irana karşı taarruza geçtı, Medaın e kadar ılerledi Aynı zamand a Gök-Türk Hakanı Tung Yabgu ( )d a harekete geçti Rey ve İsfahanı ele geçirdi64 Demek oluyor ki İslam öncesinde Türklerin Araplarla münasebetleri Sasani imparatorluğu aracılığı ile başlamıştır ki bunları Cahiliye devri Arap şiirinde de bulmak mümkündür Bu durum özellikle; Hassan b Hanzala Nabiga el-zubyani, Avs b Hacar ve Şammôn b Zirar vb şairlerin şiirlerinde Türklerden, daha ziyade askeri yönlerini, kahramanlıklarını belirtir şekilde bahsettikleri ilk temasın askeri yönden olduğunu göstermektedir65 Hz Muhammedden Önce Türk-Arap Münasebetleri 2 Hz Muhammed Dönemi ve Türkler Bilindiği gibi Türkler, İsliımiyetin zuhurundan önce de Araplarla bazı ba kımlardan temas ve çatışma halindeydiler Bunların bu bereberliktelikleri, Türklerin İslam dinini ilk dönemlerden itibaren tanımalarına ve Müslüman olmalarına da vesile olmuştur Şimdi bu birliktelikleri kronolojik olarak kısa anekdotlarla vermeye çalışalım: Türkler ile Arapların doğrudan doğruya olmasa san hükümdarı Nuşirevan ( G ok-tü rkler ile iyi lıke gordugu 9) doğuda kend ısı ıçın bir teh geçınmeyı pre nsip kabu ederek, Gök-Türk H akanının kızı ile evlendi Bu evlil ikd d en uny aya gelen og ( ), sıma ıu ve ha ıefı IV Hürmuz ve seciye itibariyle Iran, hlara benzemedi oğlu" diye lakablandırılmıştır " ği için "TürR Yine Burada Hz Muhammedin Türkler hakkında söylediği hadislerden birkaç örnek vermek istiyoruz Bilindiği gibi bu konuda elimizde bulunan ilk Türk kaynağı ise, KQ garlı Mahmudun Divanü Lugati t- Tü rk üdür Bunun dışında bu sahada Ramazan Şeşen ve Zekeriyya Kitapçının da araştırmalan bulunbile ilk temaslan İslamiyetin ortaya çıkmasından önce Sasani İmparatorluğu ile V asrın sonları na doğru başlamıştır Sasani Hükümdarı Kavad ( l)ın Eftalitlerin yar dımı ile tahta çıktığı ve Saltanatı boyunca onların nüfuzu altında kaldığı bilin mektedir59 " Büyük Türk Klasikleri, C 1, s 9, Yıldız, Dursun, Hakkı, lsldmiyet ve Türl
156 Türk Halk Edebiyatı El Kitab ı 308 eyleye Bu hikmet durur kişi ger leye "367 söy ile ın kav Ki dili nce her girmesi 1 4 yüzy ılda başlamış, 1 7 ve l B ların Türk diline yabancı unsur ıştır Divan şiirini n kendine ait estetiği ve ulaşm sına nokta yüzyıllarda da doruk kılmış tır Ancak, halk şiiri de ke ndi este zaruri bunu a bakım bir dil özellikleri sürdürmüştür ğını varlı ile tiği ve hitap ettiği kesimin dili özelliklere sahip olan bir saz şairi ile di Kültür unsurları bakımından ayrı ılıp işledik leri iki şiir arasınd a yapıla van şairinin aynı estetik özellikleri kullan e çalıştığ ımız dil bilincinin ne işlemey da yazımız cak basit bir mukayese bile, arını işleyen, ancak, su unsurl kültür Aynı ktır koyaca olup olmadığını ortaya olan Köroğlu nun şiirini ele biri izden şairlerim bu taşıyan farkları üslup nuş ve 15 Varsak : Varsak tesadüfen seçilmiş bir örnektir Burada, Said Emre, alalım Karacaoglan, Dadaloglu gibi şairlerimizden de fazlasıyla örnekler verebiliriz Ancak halk şairi Varsakdan bir örnek verelim: Hey salınup giden gonca 309 şiirindeki gonce, hırfıman bahar, gul, altın kade h mest, anf, gamze, benzetm e u nsurl ar gıbı cellad ı, 0ıvan edebı yatının teşb 1h ve mecaz unsurları ile aynıdır Bu ise üslüplan bırbınn den bıraz farki1 0ısa da, şaırle rin ortak bir kültürü yaşadı ki arını ve aynı kültürü ifade Ancak, ettiklerinı gosterme ktedır şairlerin in dili daha sadedir halk 1 6 Kul Himmet: XVI yüzyıl Bektaşı şain olan Kul Himmet T"urkçeyı sade ve herkesin aladığı bir şekilde kullanmalktadır Onun bu sahada verdiği eserlerden birkaç örnek v ermeye çalışalım: Seyyah oldum şu alemi gezerim Bir dost bulamadım gün akşam oldu Kendi efkarımca okur yazarım Bir dost bulamadım gün akşam oldu İki elim gitmez oldu yüzümden Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden Kusurumu gördüm kendi özümden Bir dost bulamadım gün akşam oldu Goncecik güle benzersün Bozuk şu dünyanın temeli bozuk Tükendi doneler kalmadı azık Yazıktır şu geçen ömre yazık Bir dost bulamadım gün akşam oldu Ezel baharda açı/ur Kul Himmet üstadım ummana dolam Hırôman dala benzersün Ezel bahôrda açılmış Yoluna serden geçilür Altın kadehten içilür Kırmızı güle benzersün Şol dilberin ala gözü Mest ü hayrôn itdi bizi O mestane didügüm sözi Arifsen bile benzersün Seni Yaradano minnet Hüsnin bagı olmış zinet Hey zôlim gamzesi cellôd Gönlümüz ala benzersün Varsak şeydür hey cihan un Sensiz karar itmez cônun Ahır varı varı benüm Didügüm ola benzersün,68 : Leend,_A S, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, (3 Baskı), s 8 Elçın, Şukrü, Halk Edebıyatına Giriş, Ankara ı 986 s 204 Gidenler gelmedi bir haber alam Abdal oldum şal giyindim bir zaman Bir dost bulamadım gün akşam oldu365 mısralarında sade vatandaşın anlayacağı bir dil ve anlayış seviyesi söz konu sudur Şair, şiirinde "meramını anlatmayı" esas almaktadır Netice olarak diyebiliriz ki: halk ve tasavvüf şairleri eserlerinde genellikle halktan biri gibi konuşmakta, çarşıda pazarda yaşayan insanlar gibi hitap et mektedir Atasözleri ve deyimlerle de desteklenen halk söyleyişleri sade ve akıcı bir üslubun ortaya çıkmasını temin etmektedir Bunun yanında; aşk, ta biat, güzellik konulan ve tasavvüfi temalar halkın anlayabileceği kelimeler le, benzetmelerle ve sade bir dille verilir Tasavvüf şairleri Türkçe nin bütün üslüp özelliklerinden de azami derece de istifade etmişlerdir Hatta onlar; aruzu bile bu rahatlıkla kullanır ve tasav viıfi k on u ları işlerken müracaat ettiği pekçok üslup özelliklerinden de fayda lanmasını bilmişlerdir Bu cümleden olarak onlar nasihat ve hitap yoluy la da istedikleri konuyu anlatmaktadır: leri " Ergun, S N, Bektaşi Şairleri ve Nefes C 1-2 lstanbul 1 955, s 197
158 312 yatma iy saki Yine vakt-i hazan oldı durugel kalmaz bize baki ömr bu rsun yatu Bu gafletde ne a kuvvet ola ublar Münk ir/ere zulmet ola mahb ül eyleye makb etde Hazr atini ta Tcıliblerün a Genellikle halis şiir söylemeye uygun, k"uçu k b ır nazım bıçımı olan gaze lın başlıca ıkı çeşıdı vardır: Beytileri tek bir tema üzerinde birleşmeyen ve hemen her beytinde başka t e m alar soylene n ve her beyti aynı kudrette söylenen gazel Buna yek avaz adı verili r ım Şe killeri "Manzumelerin, mısra, bend sayısı, bunların sıralanış düzeni, kafiye örgü sü, kompozisyonu gibi şiirin dış yapısı ile ilgili kuruluş öze llik leri ne göre aldık ları isme nazım şekli" çiş/köprü edebiyat diyoruz Dini-Tasavvufi Türk Edebiyatını bu aç ıdan Klasik Edebiyatla Bazı gaze ller mısra ortalarında da kafıyelı o1ur Bunlara musammat gazel adı veril ir Bu ışk mevci yine başumdan aşdı Sırum faş eyledi razumı açdı372 değerlendirdiğimizde Halk Edebiyatı arasında bir ge özelliği gösterdiğini görüyoruz Bu edebiyatda, her iki ede biyata ait nazım şekilleri de kullanılmaktadır Klasik kültüre aşina olanlar daha çok Klasik Edebiyata ait nazım biçimlerini benimserken, halk kültürün den gelenler veya bu kesimi hedef kitle olarak görenler Halk Edebiyatına ait nazım biçimlerini kullanmaktadırlar Bu düşünceyi genellemek de yanlış olur kanaatindeyiz Zira pek çok mutasawıf divanlarında her iki zevki de yansıta cak bir yolla eserler vermişlerdir O kadar ki, bir ilahi, gazel biçiminde beyit usulüyle fakat hece vezniyle söylenebilmiş/yazılabilmiştir Bu, onların aruzu Beyitleri tek bir tema üzerinde birleşerek her bakımdan bütün bir şiir an layı şı ile söylenen gazel Bu tür gazele yek ahenk adı verilir Dini-Tasavvufi Türk Edebiyatında en çok kullanılan bir nazım biçimidir Yalnız şu farkla ki bu nazım biçiminde hemen daima ilahi aşk konusu işlenir Zaman zaman da hece vezniyle de yazılır/söylenir Bu yönüyle Klasik Edebi yattaki gazelden ayrılır Dilbera derdüme derman senden özge kimse yoh Hem dahı gönlümde iman senden özge kimse yoh Hicr ivünde men kimünlen hem-dem olam iy sanem Gönlümün şehrinde mihman senden özge kimse yoh Hızr teg zulmetde kaldum bir meded kıl Tenri çün becerememesiyle ilgili bir durum olmayıp, tam anlamıyla bir geçiş edebiyatına Teşne içün ab -ı hayvan senden özge kimse yoh ait özellikleri izah edilebilecek bir durumdur Her ne hükm eylersen eyle sen mana iy LŞk-ı yar Dini-Tasavvufi Türk Edebiyatında kullanılan, Divan ve Halk edebiyatına ait nazım şekillerini şu şekilde sıralayabiliriz: c Kim mana lutf u ihsan senden özge kimse yoh314 Şah İsmail a Divan Edebiyatına Ait Nazım Şekilleri hem Divan Edebiyatı hem de Halk Edebiyatı nazım şekillerini kullanmışlardır Bu konuda hususi bir tercihlerinden bahsetmek zordur Divan Edebiyatı nazım şekillerinden gazel, kaside, kıta, m us a mmat, mu rabba, terkib-i bend, terci-i bend, rubai, tuyuğ, mesnevi kullandıkları başlıca nazım şekilleridir373 a arasında değişir 12 beyitten fazla olan gazellere m üzeyyel veya m u tavvel (uzatılmış) gazel denir İlk beyit kendi arasında daha sonraki beyit " Güzel, A, a g e, s " Güzel, A, a g e, s 496 Neylerem cenneti çinde dildar olmasa Koy anı virane kalsun bağçada bôr olmasa Gaflet ehli kaldı Hakdan şöyle bil kim bi-nasib Kanda didarı görür ol bunda bidar olmasa Dünyada ôşık olan giydi melamet donını Her yiten aşık mı olur dert ana kar olmasa Aşıkun meydanda başı top yirine çalınur 1 Gazel Kelime anlamı kadınlar için söylenen güzel ve aşk dolu s öz dür Beyit sayı sı Gönlümün tahtında sultan senden özge kimse yoh Bu Hatayi hastan un virgil muradın ya İlah Dini-Tasavvufi Türk Edebiyatı mensupları muhteva sabit kalmak şartıyla c 313!erde d e ilk mısra serbest ikinciler birine 1 beyı ue kafıyelı olur: a-a, b-a, c-a, d- Işkun dahı bir nişanı her kime irişdiyise İkrar ile kulluk idüp gönülllere yol eyleye C- Naz Başını meydana koymaz kim ki serdar olmasa ı gel gir bu yola Doğ ruluk dost kapusıdur doğr ikrar olmasa Egri meydanda utanur onda " Adile Yılmaz, a g tez, s 83 781b155fdc